Geçtiğimiz hafta Ankara Ticaret Odası 67 numaralı Sigortacılık Meslek komitesinin düzenlemiş olduğu “Hasarın Anatomisi” toplantısına katıldık dernek yönetimi olarak. Komite başkanı Kemal Gazioğlu ve Ankara’lı meslektaşlarımız büyük bir misafirperverlikle karşıladı bizleri. Kemal Bey, komite çalışmalarından bahsetti kısaca. Bu tür toplantıları her ay yapmaya çalıştıklarından, toplantı konularını yaptıkları görüşme ve çalışmalar sonucu belirlenen ihtiyaçlara ve gündeme göre seçtiklerinden bahsetti. Yaptığı işten zevk aldığı ve coşkusu her halinden anlaşılıyordu. Toplantının konusu ilgimizi çekmişti zira bu tür mesleki toplantılar yapılıyordu ancak ilk kez-en azından benim hatırladığım kadarıyla ilk kez-bir eksperle bir araya gelecektik. Bu toplantıyı önemsedik çünkü sigorta sektörünün en önemli parçalarından biri olan eksperlerimizle hasarlar dışında bir araya gelme ve karşılıklı fikir alışverişi yapma şansımız hemen hemen hiç olmuyor. Eksper Mustafa Nazlıer’in sunumu güzeldi özellikle sunumu interaktif yürütmesi faydalı oldu. Yeni bakış açısı ve yeni bilgiler edindik, kendi açımdan verimli geçtiğini söyleyebilirim. Bu toplantı hakkında tek rahatsızlık duyduğum nokta onca emeğe, davete rağmen katılımcı sayısının çok fazla olmamasıydı.
Bu rahatsızlığı sadece bu toplantıda değil, bu tür mesleki toplantılarda hep duyuyorum ve katılmayanları anlamaya çalışıyorum. Eğitimin insan hayatının en önemli parçası olduğuna ve hayat boyu öğrenmeye inanlardanım. Her gün yeni bir kelime de olsa yeni bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Eğitici ve öğretici toplantıları, seminerleri, kongreleri imkan buldukça takip etmeye çalışırım. Bu tür aktiviteleri önemserim sadece yeni bir şeyler öğrendiğim için değil aynı zamanda ortaya konulan iyi niyet, büyük emek ve harcanılan zaman dolayısıyla bu aktiviteleri organize edenlere duyduğum saygıdan da ötürü.
Tüm bu aktivitelere büyük coşkuyla gitmeme, yeni deneyimler ve bilgiler edinmeme rağmen çoğunlukla hayal kırıklığı ile ayrılırım, bu toplantıda olduğu gibi. Niye mi ? Onca hazırlığa, emeğe, harcanan zamana rağmen salonların çoğu boştur. Bu tür aktiviteler çoğunlukla genel talep ve istekler doğrultusunda hazırlanmasına, planlamasına rağmen yeterli ilgiyi görememektedir Hep merak etmişimdir, gerçekten 1–2 saat kadar hiç mi vaktimiz yok? Her şeyi çok iyi biliyor, yeni bir bilgiye ihtiyacımız mı yok? Ya onca emeğe saygı?
YORUMLAR