Sigortalanma devlet politikası haline gelmeli!

Bursa Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu Genel Sekreteri Serkan Kılık, Sigorta Haftası münasebetiyle sektörde yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini aktardı. Kılık, sigortalamanın bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

Sigortalanma devlet politikası haline gelmeli!
02 Ekim 2023 - 09:47 - Güncelleme: 02 Ekim 2023 - 10:06

“Sigorta sektörü temsilcileri olarak, Sigorta Haftası’nın ne anlama geldiğini size biraz bahsetmek istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Serkan Kılık, “Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler arasında yer alıyor. Sigorta, gelişmiş ülkelerin en büyük sektörlerinden biridir. İnsanlara gerek sosyal anlamda, gerek çalışma şartları, ekonomi ve bütün insanların hayatını etkileyen olumsuz, olumlu başına gelebilecek kazası, hastalığı, doğal afetleri gibi durumları kapsayan bir sektörden bahsediyoruz.  Gelişmiş ülkelerde bu sektörün çok fazla ileri düzeyde olmasına rağmen gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için Türkiye’de biraz daha yavaş ilerliyoruz. Sigorta Haftası insanlara sigorta bilincinin daha fazla olması gerektiğini, insanların sigortadan daha fazla faydalanması gerektiğini anlatması sebebiyle sigorta haftası bizim toplumumuz ve sigortacılar için gerçekten çok önemlidir Biz de Bursa Sigorta Acenteleri Derneği olarak farkındalık adına derneğimizin sayfalarından çeşitli yazılar, çeşitli broşürler paylaşıyoruz. Sigorta bilincini arttırmak en büyük temennimiz” diye konuştu.

 

“YURTDIŞI YATIRIMLI FİRMALAR ÜLKEMİZE ÇEKİNCELİ BAKIYOR”

Sigorta Haftası ile ilgili konuşurken birkaç konuya da değinmek istediğini belirten Kılık, “Sektörümüz gelişmekte olan bir sektör. Her gün yeni durumlar, yeni faaliyetler, yeni poliçeler gündeme geliyor. Açıkçası biz de bazen yaşayarak öğreniyoruz. Geçen yıl şubat ayında yaşadığımız yüzyılın felaketi dediğimiz depremden sonra sigortanın ne kadar önemli olduğunu insanlarımız ve bizler bir kere daha anlamış bulunduk. Acı bir tecrübe edindik. Bu acı tecrübeleri yaşayıp, bu hüzünlerimizi yaşadıktan sonra bir de gerçeğe dönmek lazım. Biz gerçeğe dönerek bir şeylerin değişmesini istemekteyiz. Benim bağlı bulunduğum, derneğimin bağlı bulunduğu federasyon, Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) da bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) ve Sigorta Denetleme ve Düzenleme Kurumu (SEDDK) ile de ortak çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Tabii burada SEDDK ve TSB'nin dışında, sigorta şirketlerinin haricinde devletimize de çok büyük iş düşüyor.
Bunu şöyle açabiliriz. Geçen yılki depremden sonra ve depremin öncesinde de yaşadığımız yangınlar ki Bursa'da, şehrimizde de yaşadık. Sanayide büyük hasarlı yangınlar meydana geldi. İşin bu noktasında gelişmekte olmanın sıkıntılarını şöyle yaşıyoruz. Bu sigorta şirketlerinin kendi risklerinde sigortalattıkları reasürans (yurtdışı yatırımlı) firmalar var. Bu risklerin artması, depremler, yangınların daha fazla artması sebebiyle firmalar ülkemize daha çekinceli bakmaya başladılar” şeklinde konuştu.

 

“TİCARİ İŞLETMELERE RUHSAT AŞAMASINDA SİGORTALANMA ZORUNLULUĞU GETİRİLMELİ”

Devletin nerede, ne yapması gerektiğiyle ilgili temennisini paylaşan Kılık, “Bütün ticari işletmelerde ve ticari işletmeler henüz kurulurken çeşitli şartların oluşturulması gerekmekte. Ben hep ekonomi dergilerini ve dekorasyon dergilerini okuyor, dekorasyon programlarını çok seyrediyorum ve orada görüyorsunuz Amerika'da bir evin restorasyonu yapılırken, onarımı yapılırken elektrik tesisatı, su tesisatı, ısınma tesisatıyla beraber yangın tesisatı yenileniyor. Yani oraya da ciddi bir maliyet ayrılıyor. Şöyle düşünün. Yangın tesisatı olmayan evler, ruhsat alınıp oturulamıyor. Ki biz bunları şu an işletmelerde dahi yapamıyoruz. Bırakın evleri, konutları bunun gibi devletin ticari işletmelerde, ticari işletme olarak konulacak binalarda ruhsat vesaire kurulma aşamasında çok ciddi yangın önlemlerinin yangın dolaplarının, su depolarının, jeneratörler gibi şartlar ve şekiller oluşturulması, bunların istenmesi ve buna göre ruhsat verilmesi belki küçük de olsa ciddi bir anlamda bu riskleri biraz daha kontrol altına alabiliriz diye düşünürüz.
Çünkü ilerleyen aşamalarda bu riskleri sigortalayacak biz reasürans firmalar bulamayacağımızın endişesindeyiz ve ağır aksak gidiyor. Burada buna hep değindiğim şey, ruhsat aşamasında da bu kurumların ticari işletmeler ekonominin geldiği şartlarda zorlanıyorlar ama bu sektörün yaşaması için veya ticari işletme sahipleri rahat rahat işletmelerinin geleceğinin devam ettirebilmeleri için sigortalanabilmeleri için devlet tarafından veya belediyeler tarafından gerekli şartların, bu yangın önlemleri, artı deprem önlemlerinin acilen ivedilikle devlet politikası haline getirip yürürlüğe sokulması gerekiyor” diye belirtti.

 

“HASTANELER BAZI USULSÜZ ŞEKİLDE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALILARDAN EKSTRA ÜCRET ALMA PEŞİNDE”

Örneklendirerek sektördeki diğer sorunlardan bahseden Kılık, “Yine trafik sigortalarındaki yaklaşık üç, dört yıldır devam eden teminat bulamama sıkıntısında da aslında benzer şeyler var. Burada kalıcı çözümler olması gerekiyor. Bununla ilgili SEDDK tarafından çalışmalar devam ediyor. Doğrudan tazmin dediğimiz, trafik sigortasında hasar sahibinin kendi aracını, kendi sigortasından yaptırmak ve serbest tarifeye geçilmesi gibi düşünceler var. Bunlar tabii ki çözüm olabilecek şeyler.
Bunun dışında tamamlayıcı sağlık sigortası dediğimiz özel sağlık sigortasında, SGK payının üstünü ödeyen sağlık sigortası mantığı aslında kötü çalışmıyor ama burada da ilgili hastaneler ve ilgili kurumlar açıkçası SGK'dan aldıkları oranlardan çok mutlu değiller. Bursa'daki hastaneler için konuşabilirim en azından.
Hastane sahipleriyle görüştük, görüşüyoruz. Onlar SGK'dan aldıkları paylardan çok mutlu değiller.
Sigorta şirketleriyle anlaşma yapıyorlar fakat işin vatandaş kısmına gelindiğinde, vatandaş oraya gittiğinde sigorta şirketinin hizmetini bir şekilde alıyor. Ama hastane bunu yeterli görmediği için kendi de bir pay ve bütçe alma aşamasına evirebiliyor. Bu yola usulsüz yollardan da maalesef gidebiliyorlar. Bu sefer de müşteri memnuniyetsizliği ve sağlık sigortasına, buradaki sisteme bir güvensizlik ortaya çıkıyor.
Burada da yine hastanelerin bu konuda uyarılması ve daha iyi denetlenmesi hatta gerekirse cezai yaptırımlar uygulanması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

 

“İŞ KAZALARININ RİSKİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN AB NORMLARI GETİRİLMELİ”

Kılık, “Bunun dışında yine önemli konulardan biri ülkemiz maalesef ki iş kazası sıralamasında çok üst sıralarda. Bununla da ilgili ticari kurumların daha farklı eğitimler, daha farklı yöntemlerle bu bunu biraz absorbe etmesi gerekiyor. Çünkü burada da yine sigortalanabilir işçi sayısı, işveren poliçesi dediğimiz sorumluluk poliçesi anlamında çok düşüyor. Burada da sigorta şirketleri gerekli şartların oluşmaması sebebiyle maalesef ki sigortalamaktan yine kaçınıyorlar. Burada da devletimiz bu konuda, ilgili kurumlarımız biraz yaptırım uygulayabilirse veya en azından Avrupa Birliği normlarına yakın bir normlarımız olursa bu işlerin de çözüleceğini düşünüyorum” dedi.

 

“250 LİRAYA HEKİM SİGORTASI YAPILMAK İSTENİYOR”

Bir diğer konunun da bazı zorunlu sigortalar olduğunu ileten Kılık, “Hekim sorumluluk poliçesi dediğimiz, doktorlara yapılan poliçeler. Bu poliçelerin içeriği doktorların kusuru olması durumunda şahsa ve hasta yakınlarına ödenecek tazminatlar, bu poliçenin zorunlu tutulması ve kapsamın dar olması sebebiyle poliçeyle ilgili primler çok düşük kalıyor. Buradaki tarife on yıl önceki rakamlardan gidiyor. Örneğin şöyle bir şey söyleyeyim size. 250 liraya hekim sorumluluk projesi yapılmaya çalışılıyor. E bu da günümüz şartlarında çok komik bir rakam açıkçası. Bunun sonucunda da tabii sigorta şirketleri yine bu poliçeyi yapmaktan kaçınıyorlar. Bu poliçeyle ilgili teminat bulmakta zorlanıyoruz. Yani bizim işimiz kendi sektörümüzden yola çıkarsak, kendi sektörümüzde bir sigorta acentesinin ortalama üç kademe olduğunu düşünürsek, üçüncü kademedeki sigorta acentesinin sorumluluk poliçesi yaklaşık 10 bin lira. Buna da karşılık verdiği tazminat 300 bin lira. Yani bu rakamlar yükseldikçe 30 bin, 40 bin bandında bizim meslektaşlarımız sorumluluk poliçesi ödüyor. Şimdi açıkçası hekim sorumluluk poliçesinin 250 lira teminatla yapılabilir olması, çok uygun görülmüyor. Burada da serbest tarifeye geçilmesi sigorta şirketlerinin bu manada elinin biraz rahatlatılması gerektiğini düşünüyorum. Ben bazen şu eleştiriyi alıyorum. Biz acenteler olarak görevimiz gereği, sigorta şirketiyle vatandaş arasında köprüyü oluşturuyoruz. Biz sigorta şirketinin savunucusu değiliz. Yüzde yüz vatandaşın da savunucusu değiliz. Bir vatansever olarak toplumun hepsinin faydası olması gerekiyor” diye konuştu.

“SİGORTALANMA DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELMELİ”

Sigortalanmanın devlet politikası haline gelmesi gerektiğinin altını çizen Kılık sözleri şöyle tamamladı:

“Tabii şimdi bunları topladığımızda, hepsinde Sigorta Haftası ile ilgili ciddi sorunlarımız var ama çözümler çok uzak değil ve sigortacılığın devlet politikası haline getirilmesi ve bu yaşadığımız yüzyılın felaketini de acı tecrübelerimizle birlikte bir fırsat bilerek iyi değerlendirmemiz gerektiğini, bunları vatandaşlarımıza iyi anlatmamız gerektiğini ve ilgili düzenlemelerin bir an önce daha büyük acılar yaşamadan, daha büyük sıkıntılar yaşamadan tamamlamış olalım.

Bilim insanları tarafından İstanbul depremiyle ilgili çok ciddi söylemler oluyor. Bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Evet şunu da anlayabiliyorum. Şimdi bizim oturduğumuz bina da eski bir bina.
Sonradan yapılmış bir yangın merdivenine çok uygun görülmüyor. Veya yapılamıyor ama farklı önlemler alınabilir. Yangın tesisatı önlemi alınabilir. Depremle ilgili iyileştirmeler yapılabilir. Bunun için çok yakın ve ciddi zamanda bunlarla ilgili karar alınıp hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İnşallah bunları daha az konuştuğumuz, daha az sorunlarımızın olduğu, daha mutlu, sigortalı ve sağlıklı günlerimiz olur. İnsanlarımızın ve sektörümüzün sigorta haftası kutlu olsun diyorum."

“Sigorta sektörü temsilcileri olarak, Sigorta Haftası’nın ne anlama geldiğini size biraz bahsetmek istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Serkan Kılık, “Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler arasında yer alıyor. Sigorta, gelişmiş ülkelerin en büyük sektörlerinden biridir. İnsanlara gerek sosyal anlamda, gerek çalışma şartları, ekonomi ve bütün insanların hayatını etkileyen olumsuz, olumlu başına gelebilecek kazası, hastalığı, doğal afetleri gibi durumları kapsayan bir sektörden bahsediyoruz.  Gelişmiş ülkelerde bu sektörün çok fazla ileri düzeyde olmasına rağmen gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için Türkiye’de biraz daha yavaş ilerliyoruz. Sigorta Haftası insanlara sigorta bilincinin daha fazla olması gerektiğini, insanların sigortadan daha fazla faydalanması gerektiğini anlatması sebebiyle sigorta haftası bizim toplumumuz ve sigortacılar için gerçekten çok önemlidir Biz de Bursa Sigorta Acenteleri Derneği olarak farkındalık adına derneğimizin sayfalarından çeşitli yazılar, çeşitli broşürler paylaşıyoruz. Sigorta bilincini arttırmak en büyük temennimiz” diye konuştu.

 

 

Kaynak :Yeşilbursa.com 

 


Bu haber 460 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum