Türklerin yüzde 55'i emeklilik dönemi için geçim kaygısı yaşıyor

AvivaSA’nın, ortağı Aviva ile birlikte, aralarında Türkiye’nin de olduğu 12 ülkede yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, Türklerin yarıdan fazlası emeklilik döneminde bugünkü yaşam standardını koruya

Türklerin yüzde 55'i emeklilik dönemi için geçim kaygısı yaşıyor
09 Temmuz 2015 - 17:39





Emekli olduktan sonra yaşam standartlarını korumanın en iyi yolunun Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) yatırım yapmak olduğuna dikkat çeken AvivaSA CEO’su Meral Eredenk Kurdaş, “ Amacımız insanları belirsizlik korkusundan kurtarmak ” diyor.

Bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörünün önde gelen şirketi AvivaSA Emeklilik ve Hayat, 2015’in ilk çeyreğinde yapılan “Tüketicilerin Tasarruf Tutumları” araştırmasının sonuçlarını kamuoyuna açıkladı. AvivaSA’nın, ortağı Aviva ve araştırma şirketi Ipsos işbirliğiyle yaptığı araştırmada; tüketici güveni, ürün sahipliği, tasarruf, borçlanma ve emekliliğe yönelik davranışlar gözlemlendi. Araştırma sırasında; ABD, Çin, Endonezya, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Kanada, Polonya, Singapur ve Türkiye’yi kapsayan 12 ülkede, yaklaşık 12.500 tüketici ile görüşüldü.

Kurdaş: Yüzde 25 devlet katkısı ile BES, emeklilik dönemi için önemli bir fırsat

AvivaSA Emeklilik ve Hayat CEO’su Meral Eredenk Kurdaş, araştırmada özellikle emeklilik dönemine ait kaygıların dikkat çektiğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de BES, devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğünde 42 milyar TL’yi geçti. Halihazırda 5,5 milyonu aşkın kişi, BES zincirine girmiş durumda. AvivaSA’nın fon büyüklüğü ise devlet katkısı dahil 8 milyar TL’yi, katılımcı sayısı 780 bin kişiyi aştı. Yaşam standardı beklentisinin en hızlı arttığı OECD ülkelerinden biri olan Türkiye’de; ortalama yaşam süresi, emeklilik yaşı ve emekli olarak geçirilecek süreler dikkate alındığında, kişisel ihtiyaçlara uygun bir emeklilik planının yapılması giderek daha hayati bir önem kazanıyor.”

Kurdaş açıklamasında; Türkiye’de 2011 ile 2051 yılları arasında emekli olacak nüfusun, emeklilik dönemi beklentilerini karşılayabilmek için her yıl 91 milyar Euro ek tasarruf yapması gerektiğine de dikkat çekti. Kurdaş, “Bu da ülkemizde her bireyin yıllık 2.400 Euro ya da ayda 200 Euro ek tasarruf yapması anlamına geliyor. Bu noktada; tasarruf oranının oldukça düşük olduğu ülkemizde, yüzde 25 oranında bir devlet katkısı, dünyada örneği olmayan bir uygulamadır. Bu sebeple; emeklilik için endişelenmek yerine, bu endişeleri gidermek için BES’e katılmak çok önemli bir fırsattır” dedi.

Araştırmanın ilgi çekici başlıkları şöyle:

Türklerin yüzde 55’i emeklilik dönemleri için endişeli: Emeklilik dönemlerinde yeterli yaşam standardı sağlamaya yetecek kadar geliri olmayacağından en çok endişelenen iki ülke Polonya ve Türkiye. Yüzde 58 oranla endişe duyan Polonya’yı, yüzde 55’le Türkiye takip ediyor.

Türk halkının yarısı, emeklilik yaşından sonra çalışmak zorunda kalacağını düşünüyor: Emeklilik döneminde yeterli yaşam standardı sağlayamamaktan kaynaklanan endişe, emeklilik sonrasında da çalışma zorunluluğunu artırıyor. Türk halkının halen çalışan iş gücünün yüzde 50’si, emekliliğinde de çalışmak zorunda kalacağını düşünüyor. Bu durum, genç nüfusun çalışma olanaklarının bir kısmının, emekliler tarafından kullanılması sonucunu doğuruyor.

Türklerin finansal endişelerinde “emeklilik” ilk dörtte: Türkiye'deki tüketicilerin finansal konulardaki endişelerine bakıldığında; yüzde 46 ile geçim sıkıntısı birinci sırada yer alıyor. Bunu; yüzde 42 ile temel yaşam ihtiyaçları fiyatlarının önemli ölçüde artması, yüzde 41 ile borçları ödemeye yetişememek, yüzde 40 ile emeklilik için yeterli parasının olmaması takip ediyor. Bir başka deyişle Türk halkının ana gündem maddelerinden biri, emeklilik için yeterli birikiminin olmaması…

Türk halkının yüzde 40’ı yasal bir zorunluluk halinde emeklilik için para biriktirebileceğini düşünüyor: “Gerçekçi olmak gerekirse, emeklilik için ancak yasal bir zorunluluk olduğu takdirde para biriktireceğimi kabul ediyorum” diyenlerin oranı Türkiye’de yüzde 40. Emeklilik için para biriktirilmesi gerektiğine yönelik bir farkındalık olsa da, çoğunluk mevcut günlük konforundan fedakarlık etmek istemiyor. Bu alanda Türkiye, Çin’den sonra ikinci sırada geliyor.

Türkler, emeklilik fonlarına daha fazla kaynak ayırmaya niyetli:

Türklerin yaklaşık yüzde 19’u önümüzdeki 12 ayda emeklilik fonlarına daha fazla kaynak ayırmaya niyetli görünüyor. Türkiye’nin yeri, bu açıdan araştırmaya katılan ülkelerin ortalamasına yakın. Bu durum, sektör için önemli bir gelişme olarak dikkat çekiyor.

Türklerin yüzde 23’ü finansal sıkıntı çekiyor: Bu yıl da, geçen yıl olduğu gibi Türk halkının yüzde 23’ü finansal sıkıntı çekiyor. Yüzde 31’i halihazırdaki finansal durumlarını “rahat” ya da “idare ediyoruz” cümlesiyle ifade ederken, yüzde 46’sı ise “kıt kanaat geçiniyoruz” diyor.

Türkiye 12 ülke arasında finansal açıdan en çok sıkıntı çeken iki ülkeden biri: Araştırmaya katılan 12 ülke baz alındığında Türkiye, Polonya ile birlikte finansal açıdan en çok sıkıntı çeken iki ülkeden biri olarak ortaya çıkıyor. Ülkemizde her üç kişiden ikisi, maddi imkanlarından memnun görünmüyor.

Yüzde 49 borçlarından korkuyor: “Borçlarımın miktarı beni tedirgin ediyor” diyen Türkler, yüzde 49 oranla, 12 ülke arasında birinci sırada. Türkiye’yi Endonezya (yüzde 48) ve Polonya (yüzde 37) takip ediyor. “Bu aralar bazı fatura ve ödemelerimi de vaktinde yapamıyorum” diyenler arasında Türkiye yine yüzde 41 ile ilk sırada yer alıyor. Türkiye’yi yüzde 21 ile İrlanda ve Endonezya izliyor. Türkiye’nin diğer ülkelere göre açık ara önde yer aldığı görülüyor.

Ülke ekonomisine yönelik beklentilerde kötümserlik, vatandaşın bireysel ekonomisine ise iyimserlik hakim: Türk tüketicilerinin yüzde 23’ü, önümüzdeki 12 ayda ülkenin genel ekonomik durumunun iyiye gideceğini düşünürken, yüzde 46’sı kötüye gideceğini düşünüyor. Önümüzdeki 12 ayda ekonominin nasıl seyredeceği konusunda en kötümser olanlar ise Türkler ve Fransızlar. Ekonomiyle ilgili beklentiler, tüm ülkelerde genel hatlarıyla vatandaşın kendi durumuyla ilgili olduğunda iyimserleşiyor. Türkiye’de ankete katılanların yüzde 46’sı ülke ekonomisiyle ilgili olumsuz beklentiye sahipken, kendi finansal durumuyla ilgili beklentisi olumsuz olanlar sadece yüzde 21’de kalıyor. Türklerin, hane halkının gelecekteki finansal durumuna ilişkin düşünceleri de genel ekonomi hakkındaki düşüncelerinden daha olumlu görünüyor.

Türklerin yüzde 33’ü beklenmedik durumlara hazırlıklı değil: Çalışan Türklerin yüzde 33’ü, beklenmedik durumlarla başa çıkacak kadar birikim ya da yatırımının olmadığını söylüyor.

Mal candan kıymetli: Araştırmaya Türkiye’den katılanların sigorta sahipliğine bakıldığında; yüzde 36 ile motorlu araç sigortası sahipliği birinci sırada yer alıyor. Bunu, yüzde 26 ile konut sigortası, yüzde 23 ile hayat sigortası ve yüzde 8’lik oranla işveren tarafından ya da bireysel ödenen sağlık sigortası takip ediyor. Bu durum, halen malın candan daha kıymetli görüldüğünü de ortaya koyuyor.

Türkler ve İtalyanlar “hayat”ı hafife alıyor: Araştırmaya konu olan ülkeler arasında hayat sigortasına en az sahip olanlar; Türkler (yüzde 23) ve İtalyanlar (yüzde 18). Singapur’da ise yüzde 68’le hayat sigortası sahipliği en yüksek oran olarak dikkat çekiyor.

Yüzde 55 hastalıktan korkuyor: Türk tüketicilerinin ailevi endişeleri sıralamasında, yüzde 55 ile ciddi bir hastalığa yakalanma ihtimalini; yüzde 46 ile kişisel bilgilerin başkalarınca kullanılması, yüzde 46 ile beklenmedik olaylar, yüzde 44 ile sahtekarlık ve siber dolandırıcılık, yüzde 43 ile iş güvencesinin olmaması izliyor.

Tehlikeli hastalıklar ürünü tanınmıyor: Türkiye’de her yıl binlerce kişi kanser ve kalp krizi başta olmak üzere tehlikeli hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyor. Ancak araştırma sonuçları, Türklerin yüzde 97’sinin herhangi bir tehlikeli hastalık ürününe sahip olmadığını gösteriyor.

Araştırma kapsamında yatırıma ilişkin davranışlar incelendiğinde ise “Yarın için para biriktirmektense, bugün için yaşamayı tercih ederim” felsefesi, Çin (yüzde 60) ve Türkiye’de (yüzde 26) ön plana çıkıyor.

Garantili getiri beklentisi yerini “en iyi performans”a bıraktı

Araştırma kapsamında ayrıca; Türkiye’de tasarruf ve yatırımlardan elde edilecek gelir konusuna ilişkin yaklaşım yıllar bazında izlendiğinde; bugüne kadar “garantili getiri elde etmek” hedefinin, bu yıl itibariyle yerini “piyasadaki en iyi performansı elde etme”ye bıraktığı görülüyor.

Editöre Not: Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği’nin açıklamasına göre; 2004-2014 yılları arasında emeklilik fonlarının getirisi %280 oldu, hane halkının seçtiği yatırım araçlarının getirisi ise %206 olarak gerçekleşti. Bir başka deyişle BES, ortalama bir hane halkı yatırımcısına kıyasla % 75 daha yüksek performans gösterdi. Söz konusu 11 yıllık dönemde enflasyon ise %138 seviyesinde gerçekleşti.

BİLGİ NOTU:

TASARRUF ÖLÇER

AvivaSA tarafından geliştirilen mobil bir uygulama olan Tasarruf Ölçer; BES katılımcısı olsun olmasın herkesin hayal ettiği emeklilik maaşına kavuşabilmesi için bugün itibarıyla ne kadar tasarruf yapması gerektiğini 30 saniyede hesaplıyor ve kişinin tasarruf açığını tespit ediyor. Tasarruf Ölçer, Türkiye'de tasarrufları ölçerek geleceğe dair fikir veren ilk mobil uygulama olma özelliği taşıyor. Uygulama; "BES'e ne zaman girsem?", "Ne zaman emekli olabilirim?", "Ayda kaç TL biriktirirsem hayalimdeki emekli maaşını alırım?" gibi soruları kolayca cevaplıyor.

Bireysel emeklilik katılımcıları sistemdeki mevcut birikimlerini Tasarruf Ölçer'e girerek analize konu olan temel varsayımlar ışığında belirlenen muhtemel birikimi, devlet katkısıyla birlikte öğrenebiliyor. Sisteme henüz katılmayanlar ise yapacakları aylık tasarruf ve emekli olmayı hedefledikleri yaşı girerek tasarruf açıklarını hesaplayabiliyor. Girilen verileri resmi kurumlarca belirlenen varsayımlar ışığında hesaplayan Tasarruf Ölçer, gerçekçi iki alternatif sunuyor, ancak yatırım önerisi içermiyor. Tasarruf Ölçer, AppStore'dan ve Google Play’den "tasarruf ölçer" kelime grubunu arayarak veya www.avivasa.com.tr web sitesinden ücretsiz indirilebiliyor.

AVIVASA’NIN İNOVATİF ÜRÜNLERİ

Geri Ödemeli Hayat Sigortası:

AvivaSA’nın geleceğini bugünden düşünerek harekete geçmek isteyenler için, yeni bir sigortacılık anlayışıyla satışa sunduğu Geri Ödemeli Hayat Sigortası’nda, sigorta süresi sigortalının tercihine göre 12-20 yıl arasında belirlenebiliyor. Bu süre içinde, vefat veya kaza sonucu vefat gibi beklenmeyen bir durum oluştuğunda, poliçe başlangıcında karşılıklı olarak belirlenen teminat tutarı lehtara ödeniyor. Belirlenen süre içinde vefat durumu oluşmadığında ise AvivaSA, tahsil ettiği primlerin tamamını poliçe sahibine geri ödüyor. Sigortalıları enflasyona karşı korumak için teminat ve primlerin dolar üzerinden belirlendiği ürün için ödemeler aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak yapılabiliyor. AvivaSA’nın Geri Ödemeli Hayat Sigortası ürününde yüzde 35’e varan vergi avantajından yararlanmak mümkün.

Size Özel Hayat Sigortası ve VIP Hayat Sigortası:

AvivaSA’nın “Size Özel Hayat Sigortası” ve “VIP Hayat Sigortası” olmak üzere sunduğu iki farklı “Tehlikeli Hastalıklar” sigortası ürünleri ile kanserden organ nakline, multipl sklerozdan (MS) kalp krizine, böbrek yetmezliğinden körlüğe kadar birçok hastalığı günde sadece 1 simit fiyatına sigorta kapsamına almak mümkün oluyor. Tehlikeli Hastalıklar sigortaları, klasik sağlık sigortalarından farklı olarak, sigortalının finansal devamlılığını sağlıyor. Poliçede belirtilen ve teminat altına alınan hastalıklardan herhangi birinin gerçekleşmesi veya vefat durumunda sigorta devreye giriyor ve poliçedeki teminat tutarı direkt sigortalıya veya lehdarına ödeniyor.


Bu haber 355 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum